cookie

We use cookies to improve your browsing experience. By clicking «Accept all», you agree to the use of cookies.

avatar

FELSEFE İNSAN PSİKOLOJİ 🏛

https://adsly.me/@PsikolojiFelsefe Telegram Türkiye'nin en kaliteli paylaşımları sizlerle. Sizler, her bir okuyucu, bizim için çok değerlisiniz. ❤️ Reklam satın al: https://telega.io/c/PsikolojiFelsefe İletişim: @Yuvailetisim_bot

Show more
Advertising posts
13 851
Subscribers
+1324 hours
+97 days
+20830 days

Data loading in progress...

Subscriber growth rate

Data loading in progress...

Photo unavailableShow in Telegram
Dünyayı olduğu gibi değil de olduğumuz gibi görürüz. Immanuel Kant Sizin pencereniz ne alemde :) @Psikoloji_Felsefe
Show all...
👍 19 12😁 5👏 3💘 1
Photo unavailableShow in Telegram
Hayatınız bunlara göre şekillenir: - Yediğiniz yiyecekler - Okuduğunuz kitaplar - Takip ettiğiniz profiller - Takip ettiğiniz medya - Sahip olduğunuz deneyimler - Birlikte vakit geçirdiğiniz insanlar - Bağırsak sağlığınızın durumu - İçinde bulunduğunuz ortam - Sadık kaldığınız alışkanlıklar - Belirlediğiniz hedefler - Sahip olduğunuz inançlar @PsikolojiFelsefe
Show all...
27👍 12❤‍🔥 3👏 2💯 2 1🙏 1
Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında "Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık." der ve bilincin getirdiği acıdan bahseder. Hiçbir şeyin farkında olmayan, yaşadığını sanan ama sadece sürüklenen biri olmak Dostoyevski'nin ne karakterine ne de kafa yapısına uygundur. Her şeyin farkındadır, her şeyi anlar ve bunun acı verdiğini de söyler ama elinde değildir acı çekmeyip her şeyi kabullenmek. İsyan eder; acısına, olaylara, duygularına, herkes gibi olup bir kabın şeklini alamamasına ama nafile; acı onun ruhundadır çünkü isteminde değil. En sonunda farkındalığına bir farkındalık daha eklenir ve bu Suç ve Ceza kitabında Raskolnikov'un ağzından çıkar; "Her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek!" diye. İnsanların bu kadar sığ, bu kadar bilinçsiz ve bu kadar basit olmasına hem kızar hem de kendisi öyle olamadığı için içten içe üzülür. Nasıl mutlu olunacağını da bilir hatta ve Budala'da "Dar kafalılar daha fazla mutludurlar. Dar kafalı olan sıradan bir insan, kendisini çok önemli ve sıradışı bir insan zanneder." da der ama yine de bir türlü 'çok önemli ve sıradışı bir insan' olamaz. En sonunda "Istırap ve acı, geniş vicdanlarla derin yürekler için her zaman zorunludur. Bana öyle geliyor ki gerçekten büyük insanlar şu dünyada büyük acılar çekmek zorundadırlar." diyerek kendini kabullenir. @Psikoloji_Felsefe
Show all...
❤‍🔥 27👍 17 11👏 3🙏 1
Photo unavailableShow in Telegram
Bana sorarsan kimseden bir şey beklememek en iyisi.. Zeki Demirkubuz - Bekleme Salonu (2003) Filmi izleyenlerden film hakkında yorum alabilir miyim? :) @PsikolojiFelsefe
Show all...
22👍 19👏 6🆒 5 2💯 1🤝 1
Ve sabahları kimse sizi uyandırmadığında, geceleri kimse sizi beklemediğinde ve ne dilerseniz yapabildiğinizde, buna ne dersiniz, özgürlük mü, yoksa yalnızlık mı? Charles Bukowski @PsikolojiFelsefe
Show all...
31👍 9👏 5
01:04
Video unavailableShow in Telegram
Show all...
8.05 MB
10👍 6❤‍🔥 3🤝 1
Herakleitos'a göre esneklikler sürekli devam eden oyun içerisindedir. Bu oyunun evreninin kendisidir. ''Tanrı hem gece hem gündüzdür, hem kış hem de yazdırır, hem savaş hem de barış, hem açlık hem de tokluktur.'' demiştir. Tabiki Herakleitos Tanrının yerine logolar kullanmamıştır. Bunun yanında Tanrının yerine doğa da yazabiliriz. Evet, bir panteistti. Bu iki kutuplu filozofun tam ortasında duran bir isim vardı; Empedokles. Empedokles'e göre her şeyde söylediklerinin bir kısmı doğru bir kısmı yanlıştı. Suyun bir balığa dönüşmesi Parmenides için imkansızdı, Empedokles buna katılıyordu. Tabii ki bir su başlangıçta su ise, son dek su olarak kalacaktı. Ondan balık alınması beklenemez. Fakat Empedokles, suyun kendi içerisinde yapmayı söylüyordu. Ona göre sadece tek bir ilk madde çözümleri. Doğa, dört çıldırmanın içermesinden ve varlığından dolayı değişimin içerisindeydi. Bunlar; ateş, su, hava ve topraktı. Şeylerin özellikleri aslında içlerinde karışmış olanların oranlarına göre değişiyor. Her şeyin oranı birbirinden farklıydı, bunların kendi içinde karışıp değişiyordu ama aslında hiçbir şey değişmiyordu. Sadece dört farklı madde karışıyor, ayrılıyor sonra yeniden karışıyor. Biliyorum, kafanda karışık ama durumlar böyle. Bir şeyi duyumsadı, duyduğu şeyin tam olarak ne olduğunu nasıl anlıyordun? Mesela bir köpek gördün, gördüğün hayvanın köpek olduğunu nasıl anlıyorsun? Empedokles'in kafasını yorduğun biri de özellikler. Ona göre, özellikleri var olan her şey 4 farklı maddeden izleridu, dolayısıyla insan gözü de 4 maddeden oluşuyordu. Yani bir gözünün içinde ateş, su, hava ve toprak vardı. Karşısında gördüğün şeyin içine karışmış olan maddeyi, görünen madde sayesinde görüyordun. Toprak havası, suyu, ateş sıcaklığı, hava havası algılanıyordu. Çok enteresan olduğunu düşündüğün bazı düşüncelerle bu bölüm sonlandırıldı. Diğer bölümde seçilmek üzere :) ''Aynı ırmaklara gireriz ve girmeyiz.'' Biz ve biz değiliz.'' [Herakleitos, Fragmanlar] #FelsefeTarihiSerisi #FelsefeSerisi #Parmanides @Psikoloji_Felsefe
Show all...
8👍 4❤‍🔥 1
Parmanides Yokluktan Varlık Çıkar Mı? ''Gözümle görmeyen inanmıyorum.'' diyen birine rastladın mı hiç? Veya bu cümleyi sen de sık sık kullanabilir misin? Kullanıyorsa bunun birleşimi hiç düşünülmedin mü? Neden olduğundan bir şeye inanmazken, gördüğün her şeyi onaylamasın mı? Gördüklerin seni hiç yanıltmadı mı? Bazı insanların gözüyle görmeden hiçbir şeye inanmazlar. Bu, bir defaya mahsus olmak üzere kabul edilebilir. Ama bazılarının varlığı ki gözüyle görerek de inanmazlar. İşte Parmenides (İ.Ö. 540–480) tam da bu tanımlamaya uyanan bir filozoftu. Gördükleri de onu inandırmaya henüz yetmiyordu. Arkhelerin değişip, başka bir şey olduğunu Parmenides bir türlü kabul etmiyordu. Gerçekte herhangi bir şeydeki değişikliğin mümkün olabileceğini savunuyordu. Başka bir deyişle, şu anda olan bir şey başka bir zaman başka bir şekilde sunar. Böylece hiçbir şey de yoktan var. Aynı şekilde var olmuş bir şey de yok. Eğer yok olan bir şeyden oluşan bir varlık ortaya çıkmış ise o şey, hem var hem yok olacaktır. O zaman da yokluğun içine varlıkların karışmış şekilde ki o da mutlak bir yokluk sayılmazdı ve böylece o şey yok olur. Yani her şeyin ezelden beri var olup olmadığı. Bu da zaten Yunanlılar arasında yaygın bir şekilde buluştu. Peki o zaman şu soruyu sorabilirsiniz. Eğer hiçbir şey değişmiyorsa, araştırılan değişimi nasıl açıklayacaktık? Doğada her saniye, durmadan bir şeyler değişiyordu. O halde yokluk da değişip varlıklar değişemez mi? Parmenides bunu görüyordu. Duyularıyla algılıyordu. Değişimin onun bir farkındalığıydı, gözler buna bakıyordu. Dolayısıyla gözleriyle gördüklerini, yani duyularıyla algıladıklarını kabul ediyordu ama bu zekayı kullanabileceklerdi. Yani ''gözüyle görene de inanmıyordu.'' Aklına ''Hayır, hiçbir şey değişmez, yokluktan varlıklar çıkamaz, hiçbir şey yoktan var olamaz'' diyordu . Akıl ile duyu arasında kaldı. Sonunda aklının hızını seçti. Tabi ki tezini dayandırdığı birçok gerekçeyle beraber. Parmenides'e görüşlerinden dolayı Platon'a zemin oluşturmuştur diyebiliriz. Platon da varlığa, onların Parmenides gibi deneyimler ile değil akıl ile ulaşılabileceğini savunuyordu. Çünkü deneyimler daima yanılgıydı. Şunu tekrar hatırlatmak gerekir ki; Parmenides'in savunduğu varlığın ezeli ve ebedi oluşu, hiçliğin yok oluşu, varlığın bir varlığı, varlığın sonlu oluşu gibi ortaya çıkması tamamen maddeci bir sıcaklıktan yola düşülmüştür. Platon'dan önce tinsel bir kavrayış ortaya çıkmamıştır. Platon geldiğimizde bunları zaten detaylandıracağız. Parmenides'in görüşlerine taban tabana çevresi olan bir filozof vardı; Herakleitos. Herakleitos, onun değişiminin ve doğanın temel özelliklerinden birinin değişim geçirdiğini söylüyordu. ''Her şey akar.'' ''Her şey ateş ile, ateş ise her şey ile değişir tokuştur.'' ''Aynı nehirde iki kez yıkanmaz!'' Bazı ders kitapları Herakleitos'un arkhesini ateş olarak seçer. Bu tamamen cahil algılaması. Öyle bir kitap elinize geçtiyse en yakın çöpe atabilirsiniz. Herakleitos, her şeyin ortaya çıkmasındaki temel unsurun ateşinin değiştiğinidu. Ateşin fiziksel özelliklerinde bozulma ateşe bir oluşma atfetmişti. Aslında olaylardan hiç bahsetmesek de Herakleitos'u anlayabiliriz. Çünkü o, sürekli hareket ediyor ve devinimli bir şekilde dönüştüğü için her şeyin aslında aynı şey olduğunu söylüyordu. Yani bir nehir bollaştı ve girdiğinde kişi olarak farklı, çıktığı kişi olarak farklısın. Nehir de aynı değil sen de aynı değilsin. Nehir aynı değildir fakat nehrin aşındırdığı yol aynıdır. Evrenin sürekli değişmesi, evreni idare eden ilke aynıydı. Bu nedenle değişmeden kalan tek şey değişimin kendisindedir. Zaten değişime imkan veren şeyin kendisi değişmemelidir. Buna da logolar demiştir. Logos antik yunanda ''söz, ölçü, hakikat, akıl'' gibi anlamlara gelir. ''Başlangıçta söz vardı. Söz Tanrı ile birlikteydi. Söz Tanrı'ydı.'' — Yuhanna 1:1–18
Show all...
👍 7 4❤‍🔥 1
Photo unavailableShow in Telegram
Parmanides of Elea
Show all...
Herakleitos'a göre esneklikler sürekli devam eden oyun içerisindedir. Bu oyunun evreninin kendisidir. ''Tanrı hem gece hem gündüzdür, hem kış hem de yazdırır, hem savaş hem de barış, hem açlık hem de tokluktur.'' demiştir. Tabiki Herakleitos Tanrının yerine logolar kullanmamıştır. Bunun yanında Tanrının yerine doğa da yazabiliriz. Evet, bir panteistti. Bu iki kutuplu filozofun tam ortasında duran bir isim vardı; Empedokles. Empedokles'e göre her şeyde söylediklerinin bir kısmı doğru bir kısmı yanlıştı. Suyun bir balığa dönüşmesi Parmenides için imkansızdı, Empedokles buna katılıyordu. Tabii ki bir su başlangıçta su ise, son dek su olarak kalacaktı. Ondan balık alınması beklenemez. Fakat Empedokles, suyun kendi içerisinde yapmayı söylüyordu. Ona göre sadece tek bir ilk madde çözümleri. Doğa, dört çıldırmanın içermesinden ve varlığından dolayı değişimin içerisindeydi. Bunlar; ateş, su, hava ve topraktı. Şeylerin özellikleri aslında içlerinde karışmış olanların oranlarına göre değişiyor. Her şeyin oranı birbirinden farklıydı, bunların kendi içinde karışıp değişiyordu ama aslında hiçbir şey değişmiyordu. Sadece dört farklı madde karışıyor, ayrılıyor sonra yeniden karışıyor. Biliyorum, kafanda karışık ama durumlar böyle. Bir şeyi duyumsadı, duyduğu şeyin tam olarak ne olduğunu nasıl anlıyordun? Mesela bir köpek gördün, gördüğün hayvanın köpek olduğunu nasıl anlıyorsun? Empedokles'in kafasını yorduğun biri de özellikler. Ona göre, özellikleri var olan her şey 4 farklı maddeden izleridu, dolayısıyla insan gözü de 4 maddeden oluşuyordu. Yani bir gözünün içinde ateş, su, hava ve toprak vardı. Karşısında gördüğün şeyin içine karışmış olan maddeyi, görünen madde sayesinde görüyordun. Toprak havası, suyu, ateş sıcaklığı, hava havası algılanıyordu. Çok enteresan olduğunu düşündüğün bazı düşüncelerle bu bölüm sonlandırıldı. Diğer bölümde seçilmek üzere :) ''Aynı ırmaklara gireriz ve girmeyiz.'' Biz ve biz değiliz.'' [Herakleitos, Fragmanlar] #FelsefeTarihiSerisi #FelsefeSerisi #Parmanides @Psikoloji_Felsefe
Show all...
7❤‍🔥 1
Choose a Different Plan

Your current plan allows analytics for only 5 channels. To get more, please choose a different plan.