cookie

We use cookies to improve your browsing experience. By clicking «Accept all», you agree to the use of cookies.

avatar

𝑯𝑨𝑲𝑲𝑨 𝑫𝑨𝑽𝑬𝑻

(يا محمد!) ألا ترى من يزعم الإيمان بالقرآن الذي نزل عليك وما نزل أمامك؟ على الرغم من صدور أوامر لهم بعدم الاعتراف بالطاغوت ، إلا أنهم يريدون أن يحاكموا أمامه. يريد الشيطان أيضًا أن يقودهم إلى انحراف عميق.

Show more
Advertising posts
590
Subscribers
-324 hours
-67 days
-5230 days

Data loading in progress...

Subscriber growth rate

Data loading in progress...

Repost from kuran ve sünnet
Allah Dostlarının En Yücesi ve En Üstünü Hiç Kuşkusuz Nebi ve Resullerdir Allah dostlarının en yücesi ve en üstünü hiç kuşkusuz nebi ve resullerdir. Nebi ve Resul arasında da en üstünü elbette ki Resullerdir. Resullerin en üstünleri de, ülü-ul-azm olan Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed aleyhisselamdır. Allah şöyle işaret buyurmaktadır bu durum için: “Allah'ın Nuh'a buyurduğu şeyler size de din olarak seçilip verilmiştir. Sana vahyettik; İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya buyurduk ki: Dine gereği gibi bağlı kalın ve onda ayrılığa düşmeyin.” (Şura: 13) Diğer bir ayette de mealen şöyle buyrulmaktadır: “Hani ya nebi ve Resullerimizden kesin söz almıştık. Senden de ey Muhammedi Nuh'dan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan da sağlam bir söz almışızdır. Allah doğrulardan doğruluklarını sormak ve kafirlere can yakıcı azab hazırlamak için bunu yapmıştır.” (Ahzab: 7, 8) @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
İnsanlar Arasında Allah dostları Bulunduğu Gibi, Şeytanın da Dostları Olmaktadır Bu keyfiyeti iyice anladıktan sonra, bunların arasındaki farkı bir iyice belirtmek gerekmektedir. Aynen Allah ile Resulü nasıl ayırmışsa, beyanlarıyla apaçık belirtmişse öylece belirtelim. Allah'ın dostları sadece Allah'dan gereği gibi korkan ve hiçbir ard niyetsiz emirlerine itaat eden müminlerdir. Allah böyle olan dostlarını övüyor: “(İyi bilinmelidir ki) Allah'ın dostlarına hiçbir korku yoktur ve onlar üzülecek de değildirler. Onlar, iman edip (gerektiği gibi Allah'tan) sakınanlardır. (Yunus: 62,63) Buhari ve diğer hadisçilerin rivayet ettikleri sahih bir hadisde, Ebu Hureyre Allah'ın Resulünden şunları nakleder: “Yüce Allah'ım bana buyurdu ki: “Kim benim bir velime / dostuma düşmanlık ederse bana karşı savaş açmıştır. Kulum bana ancak emrettiğim ve farz kıldığım ibadetle yaklaşır. Ve devamlı nafile ibadetlerle bana yakın düşer. Öyle ki ben de onu sevmeye başlarım. Onu sevince de, duyan kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Artık o benimle duyar, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür. (Yani görmesi, işitmesi, tutması ve yürümesinde hep benimledir, benim rızamı düşünür.) Benden bir şey isterse elbette ki veririm. Bana sığınırsa onu korurum. Yaptığım hiçbir işte tereddüt etmedim. Yalnız, mümin kulumun ruhunu almakta tereddüt ettim. O ölümden tiksinir, ben de önün hoşlanmadığı şeylerden hoşlanmam. Fakat ölümden kurtuluş yoktur.” (Buhârî (6502) Ahmed; (6/256) buna yakın lafızlar ile Aişe'den) Bu hadis, Allah dostları hakkında rivayet edilen en gerçek bir hadisdir. Yüce Resul bu hadislerinde, Allah dostlarına düşmanlık yapmanın Allah'a savaş açmak anlamına geldiğini beyan ediyor. Korkunç bir suç olduğunu belirtiyor. Bir başka hadisde şöyle buyrulmaktadır: “Ben dostlarımın intikamını düşmanlarımdan alırım, öfkeli bir aslanın intikam almasına benzer bir biçimde.” Evet durum budur. Çünkü Allah'ın dostları; - Allah'ın istediği biçimde iman eden ve O'nu kendisi için yegane sevgili olarak kabul eden, - sevdiğini seven, sevmediğini sevmeyen, - rıza gösterdiğine rıza gösteren, - hoşlanmadığından hoşlanmayan; - O'nun emrettiklerini emreden, - yasakladıklarından kaçındıran bahtiyarlardır. - Allah kime iyilik yapılmasını isterse, bu dostlar onlara iyilik ederler, kime de emretmezse, ona engel olurlar. Tirmizi'nin kaydettiği bir hadisde buyrulmuştur: “İman konusunda en sağlam tutanak, Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir.” Ebu Davud'un kaydettiği bir hadisde de şöyle buyrulmaktadır: “Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir, ve Allah için menederse, gerçekten de o kimse imanını tamamlamıştır.” Bazıları: “Allah dostlarına veli denmesinin sebebi, bu dostluğa erişenlerin Allah'a karşı eda edilmesi gerekli olan itaati eksiksiz ve kesintisiz yaptıkları içindir” demişlerse de, az yukarda yapılan tarif daha uygun bir ifadedir. Yani Veli; Allah'a yakın kimse demektir. Veli; “Allah'ın sevdiği, hoşnud/razı olduğu, buğzettiği, emrettiği, menettiği şeylerde, Allah'a uygun bir yol tutturan kimse” olduğuna göre, ona düşmanlık eden Allah'a düşmanlık etmiş sayılır normal olarak. Nitekim Yüce Allah mealen buyurmaktadır: “Ey iman edenler. Benim de, sizin de düşmanınız olanları kendinize dost edinmeyin.” (Mümtehine: 1 @taguturedallahaimn
Show all...
Show all...
TEVHİD_İ Davam...

Allah'ın indirdikleri ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendisidir (maide 44) TEVHİD_İ Davam kanalının ikinci kanalı 🌿👉

https://t.me/Teevhididavam2

Repost from kuran ve sünnet
Hakkı kabul etmemek için, Rasulullah (s.a.v.)'a uyanların sıradan ve önemsiz kimseler olduğunu söyler, zayıf ve güçsüzlerin kendilerinden önce İslam'ı kabullenmelerini gururlarına yediremedikleri için hakkı reddeder, hidayet ehline aşağılayıcı çirkin sözler söyler, onlara çirkin sıfatlar yakıştırırlar. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Sana adi (sıradan) kimseler tâbi olup dururken, biz sana iman eder miyiz hiç?" (Şuara: 26/111) "Allah'ın rızasını murad ederek akşam ve sabah Rablerine ibadet ve dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana ve senin hesabından onlara bir şey yoktur. Onları kovarsan zalimlerden olursun." (En'am: 6/52) "Aramızdan Allah'ın kendilerine lütuf ve ihsanda bulunduğu kimseler de bunlar mı?" (En'am: 6/53) Rasullerin de kendileri gibi birer insan olduğunu, bu yüzden onlara inanmak zorunda olmadıklarını söylerler. Bununla ilgili sözleri şöyledir: "Biz, seni de bizim gibi bir insan görüyoruz ve sana bizim basit görüşlü ayak takımlarımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz." (Hud: 11/27) "Siz de bizim gibi bir insandan başka bir şey değilsiniz." (İbrahim: 14/10) "Onlara "La ilahe illallah" denildiği zaman kibirlenirler-di "deli bir şair için ilahlarımızı mı bırakacağız" derlerdi." (Saffat: 37/35-36) "İnkar edenler, iman edenler için dediler ki: "Bu iş bir hayır olsaydı, onlar bizi geçemezlerdi." (Ahkaf: 46/11) Fasık din adamlarına tabi olarak onları Allah'tan başka rabler edinirler. Haramı helal, helali haram kabul etmek suretiyle Allah'a şirk koşarlar. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Onlar Allah'ı bırakıp rahiplerini, din adamlarını rabler edindiler." (Tevbe: 9/31) "Ey iman edenler! Hahamların ve rahiplerin birçoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve (insanları) Allah yolundan çevirirler." (Tevbe: 9/34) "Dininizde haksız yere aşırılığa dalmayın ve önceden sapmış, bir çoğunu da saptırmış, böylece doğru yoldan şaşmış bir milletin nevalarına uymayın." (Maide: 5/77) @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
Cahiliye toplumunda ulu'l-emrin emirlerine karşı çıkmak, onlara boyun eğmemek fazilet, onları dinlemek ve onlara taatte bulunmak ise zillettir. İşte Rasulullah (s.a.v.) bu hususta onlara muhalefet ederek, devlet yetkililerinin, valilerin, ulu'l-emrin zulmüne sabretmeyi, onları dinlemeyi ve onlara itaati emretmiş, aynı zamanda onlara nasihatta bulunmayı, hatta nasihat etmede direnerek, bunu açıkça ve defalarca yılmadan tekrarlamayı tavsiye etmiştir. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor: "Allah, sizin için üç şeyden hoşlanır: Sadece Allah'a ibadet edip, O'na hiçbir şeyi ortak koşmamanızdan, Allah'ın ipine toptan sarılarak parçalanmamanızdan ve Allah'ın sizi yönetmekle görevlendirdiği idarecilerinize nasihat etmenizden." (Müslim Akdiye: 10, 11, 13, Muvatta Kelam: 11, Ahmed: 2/327, 360, 4/246, 249) Halkın dini ve dünyası bakımından doğabilecek en büyük zarar, işte bu üç önemli esasın, ya da bu üçünden birinin ihlal edilmesiyle meydana gelir. Atalarını körü körüne taklit ederler. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "(Nuh kavminin inkarcıları): "Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık." dediler." (Mü'minun: 23/24) "Rabbinizden size indirilene (Kur'an'a) uyun. O'nu bırakıp ta başka dostların peşlerinden gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!" (A'raf: 7/3) Çokluklarıyla gururlanır, kendilerinin doğru yolda olduklarını kanıtlamak için, karşı tarafın varlıktan yoksun olduğunu, çevresi olmadığını, ailesinin azlığını ileri sürerler. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Yeryüzünde bulunanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar." (En'am: 6/116) "Zira bu, Rabbin tarafından bildirilmiş bir gerçektir; fakat insanların çoğu inanmazlar." (Hud: 11/17) "Andolsun ki, onlardan önceki milletlerin çoğu dalalete düşmüştü." (Saffat: 37/71) "Andolsun ki biz, size hakkı getirdik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmıyorsunuz." (Zuhruf: 43/78) "Ve dediler ki: "Biz malca ve evlatça daha çoğuz. Biz azaba uğratılacak değiliz." (Sebe 34/35) @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
Dinleri ve dünyaları konusunda ayrılığa düşüp parçalanmış durumdadırlar. Her grup kendilerinin doğru olduğuna inandığından dolayı gruplara ayrılmış olmaları onları rahatsız etmez. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Dinlerini parçalayıp fırka fırka olan, her fırkanın da kendilerinde olanla böbürlendiği müşriklerden olmayın." (Rum: 30/32) "Her grup, kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedir." (Mü'minun: 23/53) Mü'minlerin dinleri konusunda birlik ve beraberlik içinde olmaları istenmiştir. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Allah Nuh'a buyurduğu şeyleri size de din olarak buyurmuştur. (Ey Muhammed!) Sana vahyettik, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da buyurduk ki: "Dine bağlı kalın, onda ayrılığa düşmeyin." (Şura: 42/13) "Dinlerini parça parça edip, gruplara ayrılanlarla senin hiçbir ilişkin yoktur." (En'am: 6/159) "Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp, ayrılığa düşenler gibi olmayın." (Al-i imran: 3/105) "Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın, parçalanmayın." (Al-i İmran: 3/103) Bunlardan her bir fırka kendilerinin kurtulan fırka; yani fırka-ı naciye olduğunu ileri sürer. Allah (c.c), kendilerinin doğru yolda olduğunu iddia eden fırkaları şu ayetiyle yalanlıyor: "Eğer sahiden doğru söylüyorsanız delilinizi getirin." (Bakara: 2/111) Daha sonra Allah (c.c), doğruyu şu ifadeyle açıklıyor: "Bilakis, kim, muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla ibadet ederse), onun ecri Rabbi katındadır." (Bakara: 2/112) @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
Cahiliye toplumu; salih kimseler hakkında aşırıya giderek dua ve ibadetlerinde onları Allah'a ortak koşar; Rasullerin ve salih kişilerin kabirlerini, onların yaşadıkları yerleri mescid ve türbe haline getirir, kabir ve türbeleri üzerine kandiller yakar, onlar için kurban keser, onların hürmetine yağmur isteyip onlardan medet beklerler ve bu türbeleri bayram günlerinde ziyaret edip birer bayram yeri haline getirirler ve bu şekilde onların kendileri için şefaatçi olacaklarını zannederler. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: "Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine zarar da fayda da veremeyecek şeylere tapıyorlar ve: "Bunlar, Allah katında şefaatçilerimizdir." diyorlar." (Yunus: 10/18) "Allah'ı bırakıp O'ndan başka dostlar edinenler: "Onlara, sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." derler." (Zümer: 39/3) "Ey kitap ehli! Dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyler söylemeyin." (Nisa: 4/171 @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
"Kim cahiliye toplumunun yaptıklarını iyi görüp, bu tür fiilleri güzel karşılarsa, Allah ona Cenneti haram edecek, onun varacağı yer Cehennem ateşi olacaktır." İşte müslüman ile kafirin arasını ayıran asıl mesele budur. Bu sebeplerden dolayı aralarında düşmanlık meydana gelmiştir ve cihad da zaten bunun için meşru kılınmıştır. Allah (c.c.) şöyle buyuruyor: "Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın." (Enfal: 8/39) "Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler (var ya), işte ziyana uğrayacaklar onlardır." (Ankebut: 29/52) @taguturedallahaimn
Show all...
Repost from kuran ve sünnet
Allah’ı Birlemenin ve O Kendi­sini Nasıl Vasfetmişse Öylece İman Etmenin Vacip Oluşu Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, o dedi ki: Resûlullah (s.a.s.) şöyle dedi: “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Âdemoğlu hiçbir hakkı ol­madığı hâlde hem bana sövdü, hem de beni yalanladı. Bana sövmesi: “Benim oğul edindiğimi uydurması”; beni yalanla­ması da: “Benim kendisini ilk kez yarattığım gibi tek­rar diriltmeye­ceğimi söylemesidir.”[1] v Yine bir lafzında (4974) şöyle rivayet etmiştir. “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Âdemoğlu beni yalanladı, halbuki onun beni yalanla­ması asla kendisine yaraşmaz. Âdemoğlu, bana kötü konuştu (bana sövdü), oysa bana sövmesi ona yaraşmaz. Onun beni yalanlaması, “Benim kendisini ilk kez yarattığım gibi tekrar diriltmeyeceğimi söy­lemesidir.” Oy­sa ki benim için, bir şeyi sonradan diriltmek, ilk kez yaratmak­tan daha zor de­ğildir. Bana kötü konuşması ise, “Allah ken­dine oğul edindi” demesidir. Oysa ki ben, tek ve her şeyden müs­tağni olan (samed olan) Allah’ım. Doğurmadım, doğurulma­dım ve hiçbir şey bana denk olmadı.” v Buhârî’nin kendisine ait başka bir rivayet lafzı ise şöyle­dir: “Âdemoğlu hakkı olmadan beni yalanladı ve hakkı ol­madan bana kötü konuştu (sövdü). Beni yalanlaması, “Benim kendisini, ilk kez yarattığım gibi tekrar diriltemeyece­ğimi söylemesidir.” Bana sövmesi ise, “Allah kendine oğul edindi” demesidir. Oysaki Ben tek ve her şeyden müstağni olan (samed) Allah’ım, doğurmadım, doğurulmadım ve hiçbir şey bana denk (küfüven) olmadı.” Hadiste geçen “samed” kelimesinin anlamı; otoriterliğin ve efendiliğin en yüce, en üst mertebesidir ki, hiçbir şey O’nun üzerinde egemen olamaz. Yüce Allah’ın (c.c.) “küfüven” kavlinin manası da or­tağının, benzerinin, denginin olmamasıdır. İbn Abbas (r.anhuma)’dan gelen rivayette, Nebî (s.a.s.) şöyle buyurur “Allah (c.c.) dedi ki: “Âdemoğlu hakkı olmadan beni ya­lanladı ve (yine) bana hakkı olmadan bana kötü konuştu. Beni yalanla­ması, “Benim kendisini, ilk kez yarattığım gibi tek­rar diriltemeyeceğimi zannetmesidir.” Bana sövmesi de, “Benim bir oğul edindiğimi söyleme­sidir.” Şüphesiz bir eş ya da oğul edinmekten kendimi tenzih ede­rim.”[2] Ebû Hüreyre (r.a.)’dan rivayetle, o dedi ki: Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allahu Teâlâ şöyle buyurdu: “Âdemoğlu dehre (za­mana) söverek bana eziyet eder. Dehr benim; iş benim elim­dedir, gece ile gündüzü birbiri ardınca ben getiririm.”[3 v Kendisine ait (6181) bir lafız da şöyledir: “Allahu Teâlâ buyurdu ki: “Âdemoğulları dehre (zamana) söver. Zaman benim, gece ile gündüz benim elimdedir v Müslim’de (2246) geçen lafız da şöyledir: “Allahu Teâlâ buy­urdu ki: “Âdemoğlu zamana söver. Zaman benim, gece ile gündüz benim elimdedir v Yine kendisine ait bir lafız da (3/2246) şöyledir: “Allahu Azze ve Celle buyurdu ki: “Âdemoğlu, “Yıkılası dehr! (zaman)” demekle bana eziyet ediyor. Dolayısıyla sizden birisi ke­sinlikle “Yıkılası dehr!” demesin! Çünkü dehr (zaman) benim. Gecesini de gündüzünü de birbiri ardınca ben getiririm ve dilersem onları kabzederim.” Yüce Allah’ın: “Âdemoğlu bana eziyet ediyor...” kavline bakacak olursak; İmam Kurtûbî şöyle demektedir: “Hakkında eziyet edilmesi caiz olan ve mümkün bulu­nan eziyet verici sözlerle bana eziyet etmekte, bana eziyet ver­mektedir.” manasındadır. Yüce Allah, kendisine eziyet türü ifadele­rin (sözlerin) vs. izafe edilmesinden münezzehtir. Aynı şekilde bu söz de alabildiğince genişletilebilmektedir. Öyleyse kast edilen “Her kim bu sözlerden birisini söyleyecek olursa Allah’ın (c.c.) gazabına müstahak olur.” anlamıdır Yüce Allah’ın: “Ben zamanım (dehrim)” kavlinin manasına gelecek olursak; bu konu hakkında da İmam Hattâbî şöyle demektedir: “Bunun manası şudur: “Ben zamanın sahibiyim, za­mana nispet edilen işlerin evirip çevireniyim. Öyleyse her kim bu işlerin faili olduğu için zamana sövecek olursa, onun sövmesi, bu işlerin faili olan Rab Teâlâ’ya dönecektir.” (İmam Hattâbî’den muhtasar olarak.) Yüce Allah (c.c.) en iyisini bilicidir. [1] Buhârî (3193). [2] Buhârî (4482).). [3] Müttefekun aleyh. Lafız Buhârî'ye aittir (4826 @taguturedallahaimn
Show all...
Photo unavailableShow in Telegram
Əssəlamu Aleykum Yarışa Qatılmışam Aşağıdakı Linkə Daxil olub Abone olub N_1 Şəklinə Tepki Verə Bilərsiniz mi ('❤️👍') https://t.me/Muslimbookstoree/3781?single
Show all...
✨Tıkla Abone ol ✨
✨ Faydalan ✨
❤️ Tıkla Abone ol Tepki ver❤️
Choose a Different Plan

Your current plan allows analytics for only 5 channels. To get more, please choose a different plan.